Abdullah Önden

Academician Dr. Faculty Member

Bilgisayar Mühendisinin İş Arama&Bulma Süreci

28 Ocak 2008



En ilginç anların yaşanacağı, belki de en korkulan, arzulanan süreçten bahsedeceğim bugün.

Başından beri diyoruz ki anlaşılamadık. Kendimiz dahi başladığımız ve içinde bulunup sürüklendiğimiz sürecin sonunu kestiremiyorduk. Fakat kimsenin durdurmaya gücünün yetemediği zaman o mutlak sona bizi itiyordu. Mezuniyet!..?

Bir yandan 16 yıllık artık uzmanı olduğumuz eğitim hayatımıza güle güle demek için yanıp tutuşurken, bir yandan da tamamen uzağında bulunduğumuz iş dünyasına yanaşıyorduk ağır ağır. Peki bu süreç nasıl işliyor? Neler hayal ediyoruz, neleri görüyoruz yavaş yavaş.

Çoğu bilgisayar mühendisliği öğrencisi ilk senelerinde tamamen bulutlar üzerindedir. Şöyle geçmişine bakacak olursak: hedefi güzel bir üniversitede hayalini kurduğu bölümü kazanmaktır. Bunun için yüzseksen soruluk sınav için senelerce hazırlanır. Test kitabının cevap anahtarını daha az açmaya başladıkça hedefine yaklaşır ve nihayet ona ulaşır. Fakat iş yeni başlıyordur.

Sonraki senelerde gerçeği görmeye başlar. Asla hayallerin tam anlamıyla gerçeğe dönüşemediği gerçeğini. Buna kimi hayat okulu, kimi gerçek hayat dese de o öğrenciliğine devam eder. Hep dinler. Herkes tavsiyede bulunur, herkes her şeyi en iyi bilir. Bu çocuğun kafasının neden karışık olduğuna anlam veremezler. Şahane bir hayat onu bekliyordur. Gerisi hikayedir. Ama çocuğa göre ya kör olmuştur, ya da artık eskisi gibi arzulamamaktadır mesleğini.

Esasında çok önemli olan staj seneleri eğer çok şanslı değilse saate bakarak geçer. Gençliğe oldukça önem verilen? ülkemizde bir hayalet gibi gezer ofiste. Kimse ona yardımcı olmaya çalışmaz, nasıl olsa gidecektir birkaç gün sonra. Staj ona göre daha çok bir defter parçasıdır. Genelde birçok mühendislik öğrencisi gibi otuz iş günlük stajını tamamlar. Ama bu oldukça uzun sürede yapılanlar bir defteri dolduramaz. Bir şekilde oradan buradan müthiş microsoft icadı kopyala/yapıştır kombinasyonunu kullanarak staj defterini ve stajını tamamlar.

Sonrası esas konumuz. En komik, en şahane, en eğitici bölüm.

Bir bilgisayar mühendisi, hangi okuldan mezun olursa olsun asla tam bir mühendis olarak mezun olamaz. Zaten kimsenin de böyle bir şeyi iddia edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’de ne yazık ki hala bilgisayar mühendisliğinden çıkan bir adam hangi bölüme, departmana girmeli ve çalışmalıdır bilinmemektedir. Bu yazıyı yazmadan önce bilgisayar mühendisi arayan ilanlara bakayım dedim. Bu kadar eğleneceğimi hiç düşünmemiştim. Grafikerden tutun, ayakkabı imalatçısına, hosting sağlayıcısından reklam ajanslarına kadar herkes bizleri arıyormuş meğer. Evet evet, işsiz kalma korkunuz olmasın. J

Bu son derece normal. Bilgisayarın bu denli hayata yayılmış olması elbette çoğu sektörde çalışabilmemizi sağlamakta. Fakat komik olan şey bizlerden beklenenler. Bir bilgisayar mühendisi, yazılım alanında gelişmek istiyorsa bir yazılım firmasında junior olarak işine başlayıp uzmanlaşır. İşe alım sürecinde hafif algoritma bilgisi ve daha önce kod yazmış olması esas yeterliliktir. Fakat tabi kimse böyle söylemez, işte burada komiklikler ortaya çıkmaya başlar. Örneğin bir ilan şöyle diyor: “Analist programcı aranıyor”. Bir kişiye uzman diyebilmek için -bana göre- bir konuda en az iki yıl deneyim sahibi olması gerekmektedir. Bahsedeceğim ilanla tek ortak fikrimiz bu, zira bilgisayarda, hele hele yazılımda uzman olabilmek için sabretmek ve devamlı araştırmak gerekir. Bu da kısa sürede birçok şeyin öğrenilmesini engeller.

Şunları bekliyorlarmış adaydan:

- Asp, Aspx, Php konusunda deneyimli,

- C#, C++� � ve Visual Studio.NET ile en az iki yıl uygulama geliştirmiş,

- Visual SourceSafe veya benzer ekipmanlar kullanmış,

- Oracle, SQLServer, DB2, mySql, postreSql bilen,

- Stored Procedures ve Triggers konusuna hakim,

- AJAX, CSS, JavaScript, HTML, XML bilen,

- Multi-threaded yazılım geliştirme konusunda deneyimli,

- Ve benzer mühendislik kelamları…

Bunlara ek beş yıl sektörde çalışıyor olmak, askerliğini bitirmiş olmak, otuz yaşı aşmamak, yüksek yapmak.

Şimdi ya bu adamlar ne istediğini bilmiyorlar, ya da inanılmazı başarmak istiyorlar. Ben en çok veritabanı isimlerine güldüm. Sanırım bir veritabanı kıyaslama makalesi okuyup tüm kıyaslanan dilleri yazmışlar. Asp ile Php neden yanyana onu da çözemedim. Zira alacakları kişi bir analist programcı. Bir proje lideri olsa, bunları biraz bilse yeterli diyebilirim ama otuz yaşı da geçmemiş olmalıymış?

Ben işin içinden çıkamadım. Bir de ek olarak esnek çalışma saatleri var ki? Bunun anlamı iş hayatında “geberene kadar çalışmak”tır ne yazık ki. İşini seven insanlara koymaz bu, fakat hem üç kuruş alıp hem gece yarılarına kadar çalıştırılmak nedir çözemiyorum.

Sözün özü, mezun olmadan önce “yazılım, network, donanım” fark etmez, muhakkak birisini sevin ve onda uzmanlaşmaya çalışın. Zira hayatınızı etkileyecek en önemli an o dur. Onu başardıktan sonra muhakkak gerisi gelecektir. İşi işte öğreneceğiniz doğru olsa da, işi birazcık bilmeyenler, işini sevmeyenler kendilerine göre bir iş ne yazık ki bulamayacaklardır. Bulsalar dahi mutlu olamayacakalr hep şikayet edeceklerdir. Yukarıdaki ilanı vermemin sebebi de, “bak bu kriter bana uymadı” diye ilanı kestirip atmamanız içindir. Zira o bölümdeki insan kaynakları şeysi sizin bölümünüzü hiç bilmiyor olabilir, gidip şans denemekte fayda vardır. Onların birkaç klavye vuruşu ile istedikleri şeyler, yıllar geçse de öğrenilemeyecek şeyleri içeriyor olabilir.

Umuyorum şu günceden bir gün de siz okurlarıma güzel, iç ısıtıcı haberler verebilirim. Ben en azından şu güne kadar benzer yollardan geçtim, geçiyorum. Sizi bu meslekle ilgili bilgilendirmeye nefes aldığım müddetçe devam edeceğim.